10 Temmuz 2007 Salı

ho rtla ya n bil inç al tın ın se rüv enle ri "2"


Şu anın şahaneliği tarif edilemez.odamdayım,ışık kapalı ve pencereden tatlı bir yaz esintisi süzülüyor.günün aşırı sıcaklığını bir anda siliveriyorum zihnim ve bedenimden.minik bir ürperti oluşsa da bunu seviyorum.eş zamanda arka fondan zuhal olcay...ne kadar acı ve gizli eski bir aşkı anlatır güller ve dudaklar..bu şarkının klibi de enteresandır,söylemiyorum,mutlaka hatırlanmıştır=)

Çocukluk,benim çocukluğum kimine göre aşırı basit belki ama ben memnundum halimden.ne diyorduk aaa telefon sapıklıkları.o zamanlar ne cep telefonu ne de bilgisayarlar o kadar yaygın tabii.show tv de saçmasapan reklamlar olurdu 180 masal hattı,yok şu numarayı çevirin bilmeceyi bilin sürpriz hediyeleri kazanın.hediye diye verdikleri falan da uyduruktan şeyler.ama telefon paralarının haddi hesabını düşünen olmaz.şükür ki böyle saçmalıklara yeltenmedim,daha çok gerçek hayatta reklam yaratma arzusundaydım.kötüyüm biliyorum,ama sallamasyon telefonları arayıp dalga geçmek komik oluyordu,yapanlar olduysa ne kadar zevkli olduğunu bilirler.çok kötü şakalar da olmadı değil.kafanın şeytanlıkta olduğu dönemlerden birinde yine ailenin en büyüğü,Fatoş halayı arayıp,rahmetli eşi Ali Bey'in mezarının aşırı yağmurdan çöktüğünü söyledik.laflar tam techizat ama cenaze işlerinden arıyoruz,ben bilmem kim bey-konuşan ertan abim-.kıyamam hala çok korkmuş direk oğlunu aramış.ne yapacaklarını bilememişler,neyse ki çok zaman geçmeden yine bir vicdan yapıp,itiraf etmiştik.yan komşulara bizzat söyledğim tüp ve pizzaları saymıyorum bile.neyse ki bu tür şeyleri çocuklukta yapmış olmak iyi oldu,ancak çok ciddi sorunlar oluşturmıcaksa yine de yapabilirim,şerrimden sakının...esmesi lazım =))

Anasınıfında çok uyuz bir çocuktum,şimdi de öyleyim ama çocuk değilim :) zor yemek yerdim,uyumazdım,ama insanları rahatsız etmezdim.kütüphanede en sevdiğim kitap üstünde lunapark ve uzun sarı saçlı kızın olduğuydu.adını hatırlamıyorum.ama o kitabı kimseye kaptırmazdım,emel hoca okurdu ben elimde onunla dururdum.millet okuma saatine geçerdi ben masada hala yemek yiyor olurdum,rezillik.şimdi millet sofraya oturmadan kalkar oldum,büyüdükçe insanlar hep tersine sanırım.sessizdim yine de,üzmezdim kimseyi.annemin arkasından da ağlamadım hiç,inat ederdim arkadaşlarıma ama küsmezdik.anaokulunda hep öğretmen olmak istedim,kılişe çocuk hayalleri.ama ilk çocukluk aşkım o yıldı..özgü vee ikizi vardı,gariplikler hep beni bulucak.özgü ve o- ile başlıyordu diğerinin adı,unuttum. biri sabahçı biri öğlenciydi,diğerinin bi önemi yok :p dikkatini çekmeye çalışırdım hep,yanından yürürdüm bahçede,annesi çok severdi beni ama çok utangaçtı özgü.ne saf ne sempatik şeyler.23 nisanı sevgi yolunda kutlamıştık.onun boyu uzun olduğu için dansta başkasıyla eşleştirmişlerdi,ilk büyük kıskançlığımdır herhalde.sene sonu gösterimizde de asker olmuştu,dişleri yeni yeni düşüyordu,mavi gözlü kıvırcık saçlı.aşk neydi,televizyonda gördüğüm ya da duyduklarım mı yoksa tamamiyle o an içimden geçen şey miydi.aşk tamamiyle kişiye özgüydü ve belki de karşıdakinin sadece varlığı bile gerekli olan tek şeydi.şu an ben benim kızım olmayı istedim,karşıdan bakıp gülümsemek isterdim,benimle bunları,ilk heyecanlarını paylaşmasını.annemle de paylaşırdım,dinlerdi ama ben hep anlattığım şeyleri kabul etmek istemezdim,hayır yani öyle değil aslında böyle,laf ebelikleri...önlüklerimizden pek haz etmezdim,gri siyah çizgili ve kırmızı yakalıydılar,formalardan talihsizlik başından belliymiş :p
Bir ironi de anasınıfından sonraki yaz garip bir şekilde babamın teyzesinin oğluna aşık olmuştum.çok da büyük benden on beş yaş aramız.çok severdi beni,hep oyun oynardık misketlerinin bir kısmını bana vermişti.acaba ondan sonra mı tutulmuştum =) onlara giderdik eve gelirdik,ben tam uyucam döner anneme ben onunla evlenicem derdim.annem ne diyeceğini şaşırırdı da yine mantıklı bir şekilde izah ederdi bana,ama ben inatla onunla evlenicektim.şaka gibi,nasıl atlatıldı hatırlamıyorum,o benim abimdi ve bunu idrak etmem çok da geç olmamıştı sanırım.ama aşk hikayelerimin anneme açıklanmasının uyku öncesi olması tam da şu anda dikkatimi çeken bir olay oluverdi,neyse sevimli şeylerdi hatırlayınca ufacık bir tebessüm beliriyor ağzımın ucunda..emel hocam iyi ki vardı,ayrıca kocaman gümüş yüzüğü hala gözlerimin önünde,bu tür takılara merakımın dürtükleyicisi o muydu diye düşünmeden edemiyorum =)

Bu serüvenden ayrılırken hümeyra bu sefer diyor ki:ben senin çizdiğin gemileri sevdim/yeşil erik yiyişini/yağmurda ıslanmaktan keyif aldım/güneş batımında sana güvenmeyi/ben senin anlattıklarını sevdim/dans eder gibi yürümeni/şımarmayı sevinmeyi öğrendim/sabahalrı güler yüzle uyanmayı/şimdi dizlerim çözülüyor akşamüstleri/o saatler büküyor belimi/gündüzü görmüşüm sende sevgilim/bana bıraktığın geceyi neyleyim

O.0

Hiç yorum yok: